16 Eylül 2009 Çarşamba

şu an

o kadar üşüyorum ki şu an
ısınabilirim nefesinle
o kadar sarhoşum ki şu an
ayılabilirim bir öpüşünde
o kadar ansız ki şu an
senin düşüncenle vakit bulabiliyorum sadece
o kadar küçüğüm ki şu an
yaşayabilirim dudağının sol üst çaprazında
o kadar gencim ki ben
senle aynı yaşta
o kadar yaşlıyım ki ben
sana senin kadar güzel olmayan bir gülü aldığım yaşta
o kadar ummazdım ki ben
böyle hissediyim bir kıza
o kadar benliksin ki sen
seni öpmediğim günüm geçmese keşke
o kadar yaşamalıyım ki ben
alışılmasam
o kadar alışamasan ki bana
her gün beni yeniden tanısan
o kadar iyi tanısan ki beni
bana hep şaşırsan
o kadar şaşırsan ki bana
sana karşı bu kadar açık oluşumu bir mucize olarak görsen
o kadar açık olsan ki bana
akıp gitse o güzel bakışın saatlerce
hiç konuşmasan da olur
bana bak yeter
o kadar küçüğüm ki şu an
yaşayabilirim kocaman olan umudunda
sen bile farketmezsin
o kadar farkedilmezim ki şu an
kendimi zorlamadan her şey kendiliğinden
o kadar rahatladım ki şu an
sana söylemek istediğim her şey bu şiirde
o kadar yaşasam ki seni sen diye
sen bile buna şaşırsan
o kadar seviyorum ki bu anı
sen yanımda olsan şu an
ölürdüm heralde
böyle bir mutluluk olabilir mi diye




11 Eylül 2009 Cuma

funny the way it is

televizyonda ilk defa demin duyup, inanılmaz beğendiğin bir şarkıya yanlışlıkla sahip olduğumu anlamak ne kadar komikmiş. hele o şarkıyı sen bana vermişken...

9 Eylül 2009 Çarşamba

alabildiğine ıslak bir kaldırım taşı üzerinde
ayak ucumla dokunuyorum o küçük sele
sen dolu bir damla süzülüyor sonra şakağımdan aşağı
kalbimin üzerinde duruyor ve de
birikmek istiyor sadece
birikmek istiyor sakince

kalalım istiyorum o yağmurun altında
herkes kaçarken sağa sola

metrekareye bin düşüyor o an
metrekareye bin düşüyor o güzel yüzün